12 Mayıs 2018 Cumartesi

Öyle Güzel Bir Yer ki


Başlangıç zordur, biraz da yazıya "ilk yazı" anlamı yüklediğimizden. Bu bir giriş yazısı da olabilirdi ama öyle yapmayacağım, büyük anlam da yüklemeyeceğim. Blogda neler yazacağımı da özetlemeyeceğim, eminim yarın aklıma başka bir şey gelir onları yazmaya başlarım. 

Camus ile başlayalım demek isterdim ama ilk yazı telaşına kaynamasın. Hızlı bir şekilde giriş kısmından kaçmaya çalışıyorum ve sonuna geldim.

Baştan söyleyeyim, edebi değerinin olduğunu düşünmediğim roman öykü okumam, üç gün sonra Migros'ta bir yığın kitabın arasına düşecek, tanesi beş lira olan kitapla zaman harcamam, bu tip kitapları da ziyan olarak nitelendiriyorum.

Son dönemlerde okuduğum kitaplardan biri Murat Gülsoy'un "Öyle güzel bir yer ki" kitabı. Daha önce "Gölgeler ve hayaller şehrinde" kitabını da okumuştum, "Bu kitabı çalın" kitabı da listemde. Sait Faik Öykü Ödülü almış tüm yazarlar okumaya değer, tavsiye ederim.

Kitapla ilgili spoiler vermeyeceğim, buna okuduğum ve tavsiye edeceğim tüm kitaplarda özen göstereceğim. 

Kitabı yorumlamak haddime değil, sadece izlenimlerimi ve bende oluşturduğu duyguları paylaşacağım. Eğer Murat Gülsoy'u merak ediyorsanız "Gölgeler ve hayaller şehrinde" kitabıyla başlamanızı öneririm, orada muazzam bir hikaye var. "Öyle güzel bir yer ki" kitabında hikaye daha sade, karakterler çevremizdeki karakterler, yazar bir ara hikayeye giriyor, bankta oturup kendini gösteriyor ve sonra çıkıyor, bu tarz sevdiğim bir tarz, bana "Bir demet tiyatro"yu anımsatıyor, Lütfiye'nin arada seyirciye/izleyiciye seslenmesi gibi.

Kitapta karakterler çok net oturuyor, betimlemeler nefis, olaylar gözünüzün önüne geliyor, bugünün hayatı canlanıyor ve yazar ara ara gündeme dokunduruyor.

Biraz daha yakın zamanı anlatan bir öykü okumak isterseniz, keyifle okuyabileceğiniz bir kitap. Can Yayınları'nın boyut ve fontu da okumayı daha keyifli hale getiriyor.